Asya Setinay Karagül ile Rusya’ya Yolculuk: Kırım, Kafkasya ve Gürcistan

röportaj

 

Robert Lyall’ın seyahatnamesi, 19. yüzyıl Avrupası’nın Doğu’ya bakışını bize aktaran metinlerden biri. Sizce bu eserin bugüne taşınmasının önemi nereden kaynaklanıyor?

 

Bu eseri bugüne taşımak konusunda istekli olmamın en büyük sebebi, yalnızca bir seyahatnamenin değil aynı zamanda 19. yüzyıl Avrupası’nın Doğu’ya, “öteki”ye bakış açısına dair zengin bir birincil kaynak olmasıydı. Robert Lyall, o dönemin algılarıyla yaşayan bir seyyah olarak bize azami derecede objektif bir yaklaşım sunuyor. Ancak yine de Edward Said’in dediği gibi Doğu’yu bir metin dünyası, kullanılmaya hazır bir nutuk teması olarak gören Avrupa’nın yargılarını bize taşıyor. Eserin Kırım, Kafkasya ve Gürcistan coğrafyasına dair birinci elden gözlemleri bize aktarması, özellikle de coğrafya, etnografya ve tarih alanına hizmet edecek bilgilere yer vermesi, günümüzde benzer bölgelerde çalışma sürdüren araştırmacılar için önemli bir kaynak olmasını sağladı. 

 

Kitapta Kafkasya’nın sarp geçitlerinden Gürcistan’ın toplumsal yapısına, Moskova yangınından İngiliz-Rus rekabetine kadar çok geniş bir yelpazede konular işleniyor. Bu çalışmaya başlarken bu çeşitlilik size ne düşündürdü?

 

Açıkçası, eserdeki bu çeşitlilik okurken benim için oldukça keyifli bir tecrübeyi beraberinde getirmişti. Fakat eseri Türk okuyucusuna kazandıracağımız zaman çeşitlilikten dolayı bazı endişelerim oldu. Zira, eserde sadece coğrafi ya da tarihî değil aynı zamanda toplumsal hayata dair oldukça fazla detay mevcut. Dolayısıyla Lyall’ın seyahatnamesindeki bu çeşitlilik, benim için onunla çıktığım bir yolculuğun mihenk taşları oldu. Böylelikle okuyucuya çok katmanlı bir 19. yüzyıl panoraması sunabildiğimizi düşünüyorum. 

 

Lyall’ın anlatısında General Yermolov, General Platov, Rostopçin veya Kutuzov gibi tarihsel figürlere dair canlı portreler var. Siz eseri çalışırken bu biyografik ayrıntıların dildeki karşılığını nasıl korumaya çalıştınız?

 

19. yüzyıl tarih yazımında ağırlıklı olarak gördüğümüz kahraman merkezli tarih yazımını bu eserde de tespit edebiliyoruz. Hem bu geleneğin görünür kılınması hem de Lyall’ın gözlem gücü ve portreleri tasvir şekli eserin niteliği için oldukça değerliydi. Yazarımız, Rus tarihi açısından önemli bu isimlere dair oldukça ayrıntılı bir tasvir ortaya koyarken aynı zamanda “öteki” algısını da bize sunuyor. General Yermolov’un Pers Kralı ile görüşmesindeki davranışlarına yönelik önyargısı eserde net bir şekilde hissediliyor. Ayrıca General Platov ile ilgili yazdığı bölümlerde de bu bakış açısını tespit edebiliyoruz. Yazarımız, söz konusu tarihi karakterlere dair anılarını, gözlemlerini ve duyumlarını paylaşırken oldukça canlı bir anlatım tercih etmiş. Biz de bu eser üzerindeki çalışmamızda hem edebî canlılığı korumayı hem de okuyucu için daha anlaşılır bir metin oluşturmayı amaçladık.  

 

Eserde yer alan kabile ilişkileri, yerel gelenekler ve etno-coğrafik gözlemler oldukça yoğun. Sizce bu bölümler, günümüz okuru için nasıl bir değer taşıyor?

 

Lyall, ento-coğrafik özellikleri eserin sadece arka planını oluşturmak için kullanmadığından metnin neredeyse tamamında Kırım, Kafkasya ve Gürcistan bölgesine dair yerel geleneklerin izlerine rastlamak mümkün. Eserde 19. yüzyılda bölgede olan bir seyyahın gözünden yerel kabilelere, misafirperverlik geleneklerine, dinî inançlarına, evliliklerine, cenazelerine dair pek çok detay yer alıyor. Dağlıların gündelik yaşamını izleyebildiğimiz bu seyahatname -her ne kadar seyahatnameler epistemolojik bazı sorulara neden olsa da- tarihçiler için birincil kaynak işlevi görüyor. Bu eser ile günümüz okuru, 19. yüzyılda “medeni Avrupa”dan görece uzak bir coğrafyada bulunan kültürel çeşitliliğe vakıf olabilir. Özellikle de kimlik inşasına dair güncel bakış açılarına da hizmet edeceği kanaatindeyim.

 

Lyall’ın üslubu 19. yüzyıla özgü uzun ve girift cümlelerle örülü. Bu yapıyı günümüz Türkçesine aktarırken nasıl bir denge kurmayı önemsediniz? Hangi noktada kelime sadakatinden çok anlam bütünlüğüne yöneldiniz?

 

Eser, 19. yüzyılda İngiltere’deki nesir anlayışının tipik özelliklerini taşıyordu. Oldukça uzun cümleler ve eklemlenmiş tümcelerden oluşan bu eserde bolca betimleme, yerel kavramlar ve tartışmalı yer isimleri de mevcuttu. Eseri Türkçeye aktarırken temel endişemiz hem tarihsel bağlamı ve üslubu korumak hem de güncel okuyucular için akıcı bir metin ortaya çıkarmaktı. Bu amaçlar ışığında öncelikle uzun ve girift cümleleri, anlam bütünlüğüne de sadık kalarak bölümlendirmeyi tercih ettik. Tabii burada yazarın geleneksel üslubunu ve metnin ritmini korumak birincil önceliğimizdi. Eserde özellikle teknik ve tarihî terimlerin güncel literatürdeki karşılıklarını kullanarak kelime sadakatine dikkat ettik. Deyimsel tanımlamalarda ise birebir çeviride metnin akışını bozan durumlarda, benzer Türkçe karşılıkları ile akışı korumaya özen gösterdik. Böylece eser, Lyall’ın girift cümlelerinde yer alan düşünsel alanı ve tarihsel üslubu koruyarak güncel okuyucuyu sekteye uğratmayacak bir düzlemde yeniden üretilmiş oldu.

 

Eserde sıkça karşımıza çıkan kabileler arası ilişkiler, Gürcü toplumunun gündelik hayatı ve yerel geleneklere dair ayrıntılar var. Sizce bu bölümler eserin bütününde nasıl bir işlev görüyor? 

 

Lyall’ın seyahatnamesinde yer alan bu temalar sadece folklorik detaylar değil aynı zamanda eserin ana omurgasını oluşturan unsurlardır. Böylece eser; Kırım, Kafkasya ve Gürcistan coğrafyasına yönelik salt askerî ve siyasi bir bakış açısını değil halkın gündelik pratikleri ile iç içe bir anlatımı okuyucuya sunmaktadır. Bu bölümlerde yer alan etnografik gözlemler, esere bir yerel renk (local colour) katarak okuyucunun o coğrafyadaki atmosferi deneyimlemesini sağlamaktadır. Aynı zamanda Lyall, bu detaylarla dönemin Avrupalı okuru için bölgeyi daha anlaşılır hâle getirmiştir. Eserde bir Gürcü evliliğinin ya da bölgedeki yemin geleneğinin canlı bir şekilde anlatılması, metnin bir etno-tarih niteliği kazanmasını sağlamıştır.

 

Bu süreçte Lyall’ın Avrupalı bir seyyah gözüyle yaptığı yorumlar üzerine çalıştınız. Bu bakış açısını günümüz Türkçesinde aktarırken okurun zihninde dönemin ruhunu korumak adına nasıl bir yol izlediniz?

 

Bu eser üzerinde çalışırken anakronizme düşmeden Lyall’ın oryantalist bakış açısıyla oluşturduğu “egzotik” Doğu/Kafkasya betimlemesini korumak oldukça önemliydi. Metni çevirirken ve okuyucu için güncelleştirirken aynı zamanda dönemin ruhunu da korumak adına çağa uygun kelime tercihleri yapmaya dikkat ettik. Metinde yer alan “vahşi, barbar, gaddar” gibi kelimeler, genel okuyucu kitlesi için fazla ötekileştirici olarak görülebilir. Fakat eserde yer alan tarihsel rengi yani Lyall’ın oryantalist bağlamını korumak için bu kelime çevirilerini yumuşatmadan kullandık. Böylece okuyucu, bir 19. yüzyıl portresi olan Lyall’ın düşünce dünyasındaki sınırlılıkları ve yargıları daha net bir şekilde tasavvur edebilir oldu.

 

Bu eser sadece tarihçiler ve akademisyenler için değil aynı zamanda genel okur için de ilgi çekici bir metin. Bir okur bu kitaba hangi merakla yaklaşmalı, hangi tür bir yolculuk onu bekliyor?

 

Evet, Rusya’ya Yolculuk, sadece tarihsel veri sunan bir metin değil. Eser, okuyucu için 19. yüzyıl seyyahlarından birinin mihmandarlığında Kafkasya ve Gürcistan dağlarına yapılan yolculuk için bir rehber niteliğinde. Bu eserin tarihe, kültürel çeşitliliklere ve geçmiş zamanda farklı grupların gündelik yaşantısına meraklı bir okuyucunun beklentisini karşılayacağını düşünüyorum. Tarih meraklıları bu eserde; 19. yüzyılda Kafkasya ve Gürcistan’da yayılma stratejisi güden Rusya’nın bölgedeki askeri ilerlemesini, kabilelerin direniş reflekslerini, sömürgeleştirilmeye çalışılan gruplardaki ortak özellikleri okurken aynı zamanda önemli Rus askerî yetkililerinin hayatlarına, Rus idari anlayışına, Moskova yangınındaki arka plana dair de önemli bilgiler kazanacaktır. Kültürel ve sosyal içeriklere meraklı okuyucular ise bölgesel geleneklere dair bilgiler edinirken aynı zamanda bir dağlı yaşam tarzının izlerini takip edebileceklerdir. Bu eser ile okurun, zihinsel ve imgesel bir deneyim yaşayacağını düşünüyorum.

 

Son olarak Rusya’ya Yolculuk’un okurun zihninde nasıl bir iz bırakmasını umuyorsunuz? Bu yolculuktan okur hangi duygularla çıkmalı?

 

Kafkasya dağlarındaki rüzgârdan Moskova yangınındaki toz bulutlarına doğru bir yolculuk bu. Rusya’ya Yolculuk, okurun zaman ve mekân algısına hizmet eden bir seyahatname. Oldukça çeşitli konu ve karakter içeren bu eserin okuyucunun zihninde daha fazlasına yönelik bir merak uyandırmasını umuyorum. Bu yolculuğun bir başlangıca hizmet etmesini, “geçmiş zaman” kipi ile tanımladığımız bu olay ve olguların, kişi ve grupların, tarih ile günümüz arasında bir köprü görevi üstlenmesini istiyorum. Umuyorum ki bu eser, okuyucu için bir bilgi aktarımından daha öte, bir farkındalık ve bağ kurma deneyimine hizmet edecektir. 

 

 

Röportaj: Zeynep Begüm Güney

 

Etiketler: röportaj
Eylül 02, 2025
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR