Allah ve Resûlü’ne Hicret Yolunda Muhacirin Azığı

kitap tanıtım

İbn Kayyim el-Cevziyye’nin Allah ve Resûlü’ne Hicret Yolunda Muhacirin Azığı adlı eseri, hicreti tarihsel bir hadise olmaktan çıkarıp kalbin yolculuğuna dönüştüren derin bir metin. Hanbelî geleneğinin önde gelen isimlerinden olan müellif, Tebük Seferi dönüşünde kaleme aldığı bu risalede, “Birr ve takva üzere yardımlaşın” (Mâide, 5/2) ayetini merkeze alarak insanın Allah ve Resûlü’ne yönelişini ruhî bir seyr u sülûk olarak anlatır. Eser, okuruna hem fıkhî bir derinlik hem de tasavvufî bir diriliş çağrısı sunuyor.

İbn Kayyim bu eserde, hocası İbn Teymiyye’nin rasyonalist ve tartışmacı üslubundan farklı olarak daha sezgisel, kalbe yakın bir dil kurar. Onun için hicret, coğrafi bir göçten çok, kalbin Allah’a yönelmesi, nefsin karanlıklarından çıkıp ilahî huzura varmasıdır. Hicreti bir varoluş biçimi olarak ele alır: Kulun her gün kendinden geçip Rabbine yaklaşması, her eyleminde bir ibadet şuuru taşıması… Bu yaklaşımda mistik bir vecd değil bilinçli bir kulluk disiplini vardır.

İbn Kayyim’in metni, yalnızca bir nasihat kitabı değildir; aynı zamanda bir maneviyat pedagojisidir. Her bölüm, insanın iç dünyasına ayna tutar. “Kulun Rabbiyle İrtibatı”, “Hicretin Kudret ve Zafiyet Hâli”, “Allah’ın Nimetlerini Tefekkür” gibi başlıklar, sabır, tevekkül, şükür ve rıza kavramlarını derinlemesine işler. Müellif, akılla kalp, zahirle batın, bilgiyle amel arasındaki uyumun müminin varoluşunu bütünlediğini vurgular. Ona göre takva, dünyadan bir çekilme değil bilakis hayata yeniden katılmanın en bilinçli biçimidir.

İbn Kayyim’in dili, Kur’an ve hadislerden beslenen bir hikmet dilidir. Her cümlede klasik İslam düşüncesinin zarafeti, dengesi ve vakarını hissetmek mümkündür. Bu yönüyle eser, çağdaş okuru hem ilim hem duygu bakımından bir dengeye çağırır. Günümüz insanının dağınık ruh hâline, hızın ve yüzeyselliğin dayattığı o yorucu varoluşa karşı sükûnetli bir nefes önerir.

Çevirmen Amil Salih Güngören metni Arapça aslının estetik dokusunu ve ritmini titizlikle koruyarak Türkçeye kazandırmış. Orijinal terimleri anlam bozulmadan aktarmış, şiirsel pasajları anlam merkezli bir biçimde yeniden nazma dökmüş. Çevirideki denge -sadakatle edebî dil arasındaki o hassas çizgi- okuru hem klasik üsluba yaklaştırıyor hem de bugünün Türkçesiyle anlaşılır kılıyor. Güngören’in çevirisi bir aktarım değil âdeta bir yeniden inşa hissi yaratıyor; dilin zarafetiyle kalbin sükûnu buluşuyor.

Eser, klasik bir metnin bugüne nasıl seslenebileceğini gösteriyor. İbn Kayyim’in çağlar öncesinden bize ulaşan sesi, hâlâ insanın temel merakına dokunuyor: “Nereye gidiyorum?”
Modern çağın karmaşasında yönünü kaybeden ruhlar için bu kitap bir durak, bir nefes, bir tefekkür alanı. Allah ve Resûlü’ne Hicret Yolunda Muhacirin Azığı, yalnızca geçmişin bilgeliğini taşımıyor; bugünün insanına da derin bir içsel denge çağrısı sunuyor.

Bu eser, kalpten kalbe bir seyahat. Her satırı, inancın derinliğini, tefekkürün güzelliğini ve kulluğun zarafetini hatırlatıyor. İbn Kayyim’in öğüdü hâlâ geçerli: “Kulluğun kemali, Allah’a yönelmiş bir kalbin sebatındadır.”

Etiketler: Kitap Tanıtım
Ekim 27, 2025
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR