Ortaçağ felsefesinin en tartışmalı isimlerinden biri olan İbn Rüşd, yalnızca Endülüs’ün parlak bilim ikliminde değil Avrupa düşüncesinin şekillenmesinde de iz bırakan bir figürdür. Onun hayatı, akılla inanç arasındaki gerilimin en açık şekilde yaşandığı bir çağın aynası gibidir. Fransız düşünür Ernest Renan’ın kaleme aldığı ve bugün hâlâ başvuru niteliğini koruyan İbn Rüşd ve İbn Rüşdcülük, bu büyük filozofun hayatını, eserlerini ve ardında bıraktığı entelektüel mirası kapsamlı biçimde inceleyen öncü bir çalışmadır.
Kitap iki ana eksen üzerine kuruludur. İlk kısımda İbn Rüşd’ün yaşamı, eserleri ve felsefi görüşleri ayrıntılarıyla anlatılır. Aristoteles’e duyduğu derin hayranlık, akıl ve vahiy arasındaki ilişkiye getirdiği yorumlar, varlık anlayışı, akıl teorisi, ahlak ve siyaset görüşleri geniş bir çerçevede ele alınır. Renan, İbn Rüşd’ün yalnızca bir şârih değil özgün bir düşünür olduğunu, klasik kaynaklara dayanarak gösterir. Aynı zamanda İbn Rüşd’ün dönemin siyasal çalkantılarıyla nasıl sürgün edildiğini, eserlerinin nasıl tartışma konusu olduğunu ve gözden düşüşünü de aktarır.
İkinci kısım ise “İbn Rüşdcülük” başlığı altında, onun düşüncesinin Yahudi ve Hristiyan entelektüel çevrelerde nasıl karşılandığını ve Ortaçağ Avrupa’sındaki etkilerini inceler. Musa b. Meymûn’dan Gersonides’e, Michael Scotus’tan Thomas Aquinas’a kadar pek çok isim, onun mirasıyla hesaplaşmıştır. Paris Üniversitesinde ortaya çıkan Averroist tartışmalar, Dominiken ve Fransiskenlerin itirazları, Padova okulundaki canlı felsefi miras ayrıntılı biçimde gözler önüne serilir. İbn Rüşd, kimi zaman “Büyük Şârih” sıfatıyla Aristoteles’in en yetkin yorumcusu, kimi zaman da materyalizmin ve “dinsizliğin” temsilcisi olarak anılmıştır. Bu farklı algıların tezatı, kitabın en dikkat çekici boyutlarından birini oluşturur.
Renan’ın çalışması, bir yandan filolojik titizliği ve kaynak kullanımındaki zenginliğiyle öne çıkarken diğer yandan 19. yüzyıl pozitivist bakışının sınırlarını da taşır. Takdim yazısında vurgulandığı üzere Renan’ın değerlendirmeleri kimi zaman İslam düşüncesini küçümseyen, taraflı önyargılar taşır. Buna rağmen eser, İbn Rüşd’ün Batı felsefesi üzerindeki etkisini sistemli biçimde ortaya koyan ilk araştırmalardan biri olması bakımından eşsizdir. Onun gözünden İbn Rüşd, Avrupa düşünce tarihinin vazgeçilmez halkalarından biri hâline gelir.
Bugün Türkçeye kazandırılan bu klasik, hem İslam felsefesiyle ilgilenen araştırmacılar hem de Batı düşüncesinin köklerini anlamak isteyen okuyucular için vazgeçilmezdir. İbn Rüşd ve İbn Rüşdcülük, sekiz yüzyıl öncesinden bugüne uzanan akıl-inanç tartışmasının kapılarını aralayarak düşünce tarihindeki en çetin sorularla yüzleşmeye davet eder.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.