Yirminci yüzyılın başları, Çarlık Rusyası’nda yaşayan Müslüman toplulukların kimlik arayışlarının en yoğun şekilde tartışıldığı bir dönemdi. Eğitim, din, siyaset ve kültür alanlarında yaşanan dönüşümler, sadece o dönemin entelektüel hayatını değil günümüz Müslüman toplumlarının düşünsel ufkunu da etkilemeye devam ediyor. Selçuk Altuntaş’ın kaleme aldığı Ceditçilik ve Kadimcilik Geriliminde Arayışlar: Rusya Müslümanları ve Kimlik Sorunu (1904-1916), bu tartışmaların izini süren kapsamlı ve özgün bir çalışma.
Kitap, adını aldığı Ceditçilik - Kadimcilik ikilemini, dönemin gazete ve dergilerinde yer alan polemik yazıları üzerinden ele alıyor. Gaspıralı İsmail Bey’den Musa Carullah Bigiyev’e, Ayaz İshaki’den Mustafa Lütfi’ye kadar birçok öncü aydının kaleminden çıkan fikirler, modernleşme ile gelenek arasındaki mücadelenin somut örnekleriyle okuyucuya aktarılıyor. Bir yanda usul-i cedit okullarının açılması, dinî içtihadın önemi ve matbuatın yaygınlaşmasıyla şekillenen yenilikçi bir damar; diğer yanda Arapça merkezli klasik medrese anlayışını ve köklü dinî otoriteyi korumaya çalışan Kadimciler. Bu gerilim, dönemin bütün sosyal, kültürel ve dinî meselelerine sirayet eden bir tartışma zemini oluşturuyor.
Altuntaş’ın kitabını özel kılan noktalardan biri, dönemin kaynaklarını büyük bir titizlikle gün ışığına çıkarmasıdır. Çarlık devri Tatar ve Azerbaycan basınında kaleme alınmış polemik yazıları sadece aktarmakla kalmamış, günümüz Türkçesinin ruhuna uygun bir şekilde yeniden canlandırmıştır. Böylece eser, hem akademisyenlerin hem de ilgili okuyucuların kolaylıkla içine girebileceği canlı ve akıcı bir dil kazanmıştır.
Kitap, yalnızca bir tarih araştırması değil aynı zamanda bir kimlik sorgulamasıdır. Bu bakımdan Rusya Müslümanlarının modernleşme karşısındaki tavırlarını, kendi içlerindeki fikir ayrılıklarını ve ortak gelecek tasavvurlarını gözler önüne seriyor. Bugün hâlâ canlılığını koruyan dinî otorite, eğitim reformu, millî dil, toplumsal değişim ve kültürel aidiyet gibi meseleler, o dönemin kalem kavgaları üzerinden tartışmaya açılıyor. Bu da eseri, geçmişle bugünü buluşturan bir köprü hâline getiriyor.
Ayrıca yazarın, Astrahan gibi gölgede kalmış bir entelektüel merkeze dikkat çekmesi de kitabı özgünleştiren özelliklerinden. Kazan, Ufa veya Bakü gibi merkezlerin yanı sıra Astrahan’ın da Müslüman fikir hayatında ne denli etkili olduğunu görmek, okuyucuya yeni bir ufuk açıyor. Bu yönüyle eser, yalnızca bilinen şahsiyetleri değil adı unutulmuş yerel aktörleri de gün yüzüne çıkarıyor.
Albaraka Yayınları tarafından neşredilen bu çalışma, tarihsel bir belgesel olmanın ötesinde; canlı, düşündürücü ve sürükleyici bir anlatı sunuyor. Rusya Müslümanlarının kimlik mücadelesini anlamak isteyen herkes için hem akademik hem de entelektüel bir rehber niteliğinde.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.